Son zamanlarda çevremdeki kişilerle sohbetlerimde, görüşmelerimde sıklıkla karşılaştığım bir konuyu sizlerle de paylaşma gereği duyuyorum. Aslında en baştan da sormak isterim; hayatınızla nasıl bir anlaşma veya ilişki içerisinde olduğunuzu farkında mısınız?
İnsanlar sürekli kendilerinin ne kadar şanssız olduğundan, ilişki kurdukları insanlar tarafından yalan söylendiğinden, aldatıldıklarından, atlatıldıklarından, insanlardan saygı görmediklerinden, gösterdikleri sevginin bir türlü karşılığını alamadıklarından bahsederler. Ve buna benzer bir çok konuda hayata, evrene, duygulara, bazen sesli, bazen de sessiz haykırışlarda bulunurlar. Tüm bu diyalogların size de çok yakın hatta iç sesiniz kadar tanıdık geldiğine eminim ve tabiki anlıyorum da… Hepimizin yaşanmışlıkları, inançları, değer yargıları var ama hiç başka bir açıdan da bakmayı denediniz mi? Hadi gelin tüm bu kalıplardan birlikte çıkmaya çalışalım, kendimize şu soruları soralım ve cevaplarını dürüstçe arayalım.
Gerçekten yeterince adil miyim ki, adalet bekliyorum?
Gerçekten ait miyim ki, aidiyet talebindeyim?
Gerçekten dürüst müyüm? Veya neden sürekli bana yalan söylenildiğini düşünüyorum?
Gerçekten bireysel sınır ve özgürlüklere saygı duyarak mı ilişkilerimi yürütüyorum? Öyleyse bana karşı bu sınırlar neden ihlal ediliyor?
Gerçekten koşulsuz bir sevgi nasıl olur, karşımdakine sadece insan olduğu için sevgi duymaktan ne kadar haberdarım? O halde hakkım olan sevgi bana neden gösterilmiyor?
Hayata her ne veriyorsak aslında o da bize tüm duygularımızı biraz eksik biraz fazla aynalama yaparak geri veriyor. Bu yaşadıklarımız süreç içinde ilişkileri yaşarken ektiklerimiz, biçilenler de halihazırda yaşadıklarımız olabilir mi biraz irdeleyelim istedim.
Farkında olarak yaşadığımız bir hayat olsun, bilinçle hareket ettiğimiz mutlu, umutlu, gerçekçi beklentilerimizin olduğu güzel bir ömür olsun. Sade olsun ama anlamlı kalsın.
Sevgiler,