Yakınınız inme ya da travma sonrası;
- Konuşma fonksiyonunu tamamen ya da kısmen kaybettiyse,
- Kendisine söylenenleri anlamada güçlük çekiyorsa,
- Söyledikleri anlaşılmıyorsa,
- Konuşurken sözcük bulmada zorlanıyorsa,
- Belli bir sözcüğü konu dışı sürekli tekrar ediyorsa,
- Söyleyebildiği sözcüklerdeki seslerin yerini değiştirerek söylüyorsa,
Bir uzmana danışmanız faydalı olacaktır.
Afazi, çoğunlukla beynin sol yarıküresinde oluşan hasarlanmalara bağlı olarak ortaya çıkan bir dil ve konuşma bozukluğudur. Bireyin konuşmasında görülen farklılaşmalar ve bozulmalar beyinde meydana gelen hasarın direkt bir neticesidir. Afazili bireyler bu nedenle beyindeki ) hasarın lokasyonuna, yaygınlığına ve ortaya çıkan belirtilere göre sınıflandırılırlar.
Afazi hastaları için pek çok farklı kategorizasyon kullanılmaktadır ama bunlardan en basiti kişinin sözel çıktılarının çokluğu ve azlığına göre yapılan sınıflamadır. Bu sınıflandırmada afazili bireyler Akıcı Afazi grubu ve Tutuk Afazi grubu olarak ikiye ayrılır. Akıcı Afazili hastalar daha çok konuşma çıktısı olan hasta grubudur; Bu gruptaki hastalarda çoğunlukla konuşmanın müzikalitesi ve vurgular korunmuştur ancak bazı kelimeleri bulmakta güçlük çekebilirler, bir kelime yerine başka kelimeler ya da anlamsız ses ve hece grupları kullanabilirler. Aktarmak istedikleri anlamsal öğeleri her zaman aktaramayabilirler. Öte yandan tutuk afaziler az dil çıktısı olan ama tabloya bağlı olarak bazen az çıktı ile çok anlam ifade edebilen gruptur. Kimi zaman çıkarılan sözcüklerde ses değişiklikleri görülebilir, örneğin “kitap” yerine “tikap” diyebilirler. Ancak ağızlarından çıkan sözcük ya da öbekler hemen her zaman konuyla ilişkilidir, bağlamdan kopuk değildir. Son olarak farklı semptomların bir arada görülebileceği Mikst Tip Afazi diğer bir deyişle Subkortikal Afaziler de mevcuttur. Bunlar, korteks altı lezyonların etkilerine bağlı olarak farklı semptomlar gösterebilirler ve hem akıcı afazi grubuna hem de tutuk afazi grubuna ait konuşma özellikleri sergileyebilirler.
Afazili bireylerin her zaman yaşlı kişiler olduğu inancı yanlış bir inançtır. Genç bireyler arasında da afazi, beyin-damar hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Bir başka yanlış inanç; özellikle inme geçiren bireylerin inme geçirdiğinin fark edilmediği durumlarda ya da bireyin yakınlarının hekim tarafından yeterince bilgilendirilmediği koşullarda bu kişilerin konuşma yetersizliklerinden ötürü “bunadıkları” ya da “kelimeleri unuttukları” inancıdır. Hâlbuki problem en basit haliyle kelimeleri bulundukları yerden tek tek ya da öbekler halinde çağırmak (word retrieval) ve/veya onları doğru dizgi ve kurallar çerçevesinde dile dökebilmektir. Afazi sıklıkla başka bozukluklarla, özellikle de disartri gibi konuşmayla ilişkili kasların kontrolünü etkileyen “motor konuşma bozukluklarıyla” bir arada görülebilir. Böyle durumlarda dil ve konuşma terapisti her iki tabloyla da ayrı ayrı müdahale eder ve farklı yöntemler kullanır. Afazili bireyler, sözel iletişim becerilerini büyük oranda kaybettikleri için psikolojik olarak çöküntüye uğrayabilir ya da depresyon a girebilirler. Böylesi durumlarda sözel iletişimin yeniden aktif olarak kullanılması adına yapılan müdahaleler kadar bireyin kendini yeterli görmesi ve toplumun bir parçası olarak hissetmesi için verilen psikolojik destek ile aile bilinçlendirmesi de önemli olacaktır.