Pek çok telefon alıyorum. Çocuğum 4 yaşına geldi ancak yaşıtları gibi konuşamıyor. Doktorlara psikologlara gittik, işitme testleri yaptırdık, gitmediğimiz yer kalmadı. Hiçbir sorun görünmüyor ancak konuşmuyor ve çözüm bulamıyoruz. Böyle telefonlar ya da mailler geldiğinde elimden geldiğince yanıt vermeye çalışsam da aslında her şeyin temeline inip çocukla iletişim kurmak üzerine yazı yazmaya karar verdim.
Biz iletişim kurmayı bilmiyoruz! Birbirimizle kurmayı da bilmiyoruz, çocukla nasıl kuracağımızı hiç bilmiyoruz. Uzmanlığımın biraz dışına çıkarak hayattan ve çocuklardan öğrendiğim temel duygunun üzerine iletişimi konumlandırmak gerekiyor. Bu duygunun ne olduğunu yazının sonunda söyleyeceğim. Önce iletişimi anlatmayı dilim döndüğünce denemek istiyorum.
İddialı gelebilir fakat kesinlikle katıldığım bir cümle; Hayat iletişimden ibaret! Sizin kendinizle olan iletişiminizden tutun, en yakın çevrenizden en uzağına kadar var olan insanlarla olan iletişimizden ibaret… Başka canlılar ya da cansızlarla olanları işin içine katmıyorum. Beni yalnız insanlar ilgilendiriyor… “Kendimizi ne kadar dinliyoruz, kendimizi ne kadar anlıyoruz ve ne kadar ihtiyacımıza ve duygularıma yönelik hareket ediyoruz”dan başlıyor iletişim… Kendi içinde çözülmemiş pek çok meselesi olduğunu hissettiğim kişilerden beni ya da bir başkasını dinlemesini ve anlamasını beklemiyorum. Burası biraz psikologların alanına girdiğinden kibarca kendi alanıma geçmek istiyorum. Yetişkin yetişkine ya da yetişkin çocuk iletişiminde önce göz göze gelmeyi deneyin lütfen. Çocukla aynı düzeye inin, konuşmadan; yalnız aynı seviyede durarak ilgiyle gözlerinin içine bakarak ve onun da bakmasını sabırla bekleyerek… Gerekirse nazikçe elinden tutup birlikteliğinizi hissettirebilirsiniz. Çocuğun başı size döndüğü, ilgisi sizde olduğu an sizin de ilginiz çocuk üzerindeyse işte bu an çok değerli. İlgi birbirinize yöneldiği an olan şey, işte bu iletişimdir. Konuşmaya geçilebilir, geçilmeyedebilir, gerek kalmaz bazen, önemli değil. Yeter ki o ortak frekans hissedilsin.
Öğrencilerimin evde ya da okulda çekilmiş videolarını benimle paylaşmalarını istiyorum. Genellikle gördüğüm durum şu; çocuk masada oturuyor, elinde bir oyuncak, ilgisi oyuncağın üzerinde. Öğretmen ya da anne komut veriyor “bana bak” “al de, ver de” bak “lululululu” diyorum sende de… sözde göz teması ve ses çalışılıyor…. Göz teması bu değil ve ses çalışması da böyle olmaz, herkes bildiği şeyi yapsa keşke. Bu da ayrı bir yazı konusu şimdi girmiyorum… Bana bak diyerek, çocuğun başını çenesinden tutup çevirerek; kendinize baktırdığınızda olan şey göz teması olabilir, fakat iletişimsiz göz temasının hiçbir anlamı yok!. Başını tutup çevirdiğinizde, bana bak dediğinizde çocuk size bakar ama ilgiyle bakmaz, isteyerek bakmaz, size bakar ama görmez, gördüğü emreden bir surat olunca bu hoşuna da gitmez ve ilk fırsatta gözlerini kaçırır. Size emreden ve sürekli talep eden bir surata baktığınızda ne hissedersiniz… Çocuğun hislerini anlamaya ve ona göre manevra almaya çalışın… Hiçbir eğitimci “böyle yapın, bu tutum en doğrusudur” gibi bir iddiada bulunmaz. Esas olan çocuktur, çocuğa göre hareket edebilmektir. Çocuğun ilgisini yakalayabilir, ihtiyacını anlayabilirseniz işte o zaman bildiğiniz eğitim teknikleri işlemeye başlayacaktır. Pek çok eğitimci biliyorum pekiştireçle çocukta istedikleri davranışları bir süre sağlayabildikten sonra bir noktada tıkanıp kalıyorlar. Bir noktadan sonra hiçbir ödül de ceza da işlemiyor. İşlemez de… Çocuğu anlamadığınız sürece o da sizi anlamayacaktır ve insan doğası özgürdür aslında. Pek çoğumuz senelerce okula ve pek çok sevmediğimiz öğretmene katlanarak çocukluğumuzu geçirdik, yetişkinlikte de sabır çekerek ilerlediğimizi sanıyoruz. Hepimizin gelişmek için öğrenmek için biraz özgürlüğe, biraz kendimiz olmaya ihtiyacımız var. Çocuğa da bu alanı tanımak gerekiyor. O sırada göz teması kurmak istemiyorsa bırakın, daha sonra tekrar denersiniz. Ancak incelikle yaklaşıyorsanız, çocukla aynı hizadaysanız, ilgisi başka bir şeyin üstündeyse, siz de onun ilgilendiği şeyle ilgilendiğinizi belli edebilirsiniz. Çocuk arabayla oynuyor, yanına sakince oturdunuz, oynadığı arabayı izliyorsunuz, sizi fark etti ve oynamaya devam ediyor. Bu noktada da aranızda bir iletişim kuruldu aslında, çocuk dönüp yüzünüze bir bakacak ve göz teması yakalanacaktır, size bakmayacak olsa da hiç sorun değil, bir iletişim kurdunuz ve belki yavaşça birlikte oynamaya başlayıp iletişimi geliştirebilirsiniz, geliştirmeseniz de sorun yok, belki daha sonra şimdilik aynı frekansta durmanın tadını çıkarın. Aslında çok basit… Sakince ve nazikçe varlığınızı hissettirdiniz, çocuk da tepki vermese bile sessizce sizi kabul etti. Bu küçümsenmeyecek kadar büyük bir adım, sonrası çocuğa göre şekillenecek. Sağlıklı atılan ilk adımın ardından da sağlıklı iletişim kurulacak.
Yolda yürürken ya da pek çok farklı mekânda anne baba ve çocukların iletişimlerini izliyorum. Çocuk bir şey gördü, heyecanlandı, paylaşmak istiyor anneyle, “anne bak! Araba durdu anne, araba durdu anne!!” Anne koyu sohbetine devam ediyor. Ben dönüp bakıyorum, oyuncak araba yerde masanın ayağına dayanıp biraz yükselmiş, üçgen şekilde yukarı bakıyor. Sanki masaya çıkmak istemiş becerememiş gibi… Çocuk için yeni bir fizik kuralı belki, ya da arabanın bu duruşu nasıl bir hayal gücü tetikledi de, ne düşündü kim bilir. Çocuğu tanımak adına harika bir fırsat. Fakat anne ve babanın konuştuğu konu kim bilir ne kadar önemli ki dönüp bakma zahmetine girmiyorlar. Bir dahaki sefere anne çocuğa bir şey söylemek istediğinde çocuk anneyi umursamazsa şaşırmamalılar. Çocuk iletişim talep etti, kurmadınız ve çok değerli bir fırsatı kaçırdınız. Hangi önemli insanlarla, nasıl bir toplulukta olursanız olun; çocuk iletişim talep ettiğinde yüzünüzü ona dönüp “seni duyuyorum ama bir dakika sonra dinleyeceğim” deseniz çocuk sizi bekler ve çocuğunuz için ayırdığınız 2 saniyeden rahatsız olabilecek kimseyi tanımıyorum. Elbette bir dakika sonra da dönüp dinleyeceksiniz, söz verdiniz, tutmalısınız.
Bir öğrencim vardı, oldukça kalabalık bir ailede yaşayan 3.5 yaşında bir çocuk. Aile oldukça hareketli, bir sürü kadın ve hepsi telaş halinde. Kim konuşuyor, kim dinliyor belli değil. Ve çocuk bir şey anlatmaya kalktığında annenin eteğinden çekiştiriyor, bazen vuruyor, kendini dinletebilmek için bağırarak konuşuyor ve konuşmaya başlarken bir süredir takılmalar başlamış, bu vesileyle çocuğumuza noluyor diye destek almaya geldiler. Konuşmak istediğinde dinlenmediğinden her konuşma başlangıcı çocukta stres yaratıyor. Ve nasıl düzelecek diye paniğe kapılıyorlar. Vereceğim tavsiye önce en temel şey; Göz temasını bulmayı, çocukla iletişime geçmeyi deneyin! Gelen bir başka öğrencim 4 yaşında, oldukça içine kapanık, anne baba gün boyu çalışıyorlar, çocuk bakıcıyla birlikte günün çocuğunu televizyon karşısında ya da tek başına oyun oynayarak geçiriyor. Daha sonra destek almaya geliyorlar. Çaresiz durumdalar, çocuğumuz bizimle konuşmuyor. Göz temasını bulmayı, iletişime geçmeyi deneyin! Pek çok farklı çocuk, sorun aynı…. Ve öneride bulunurken “göz teması kurun!” demiyorum. Göz teması bulmayı deneyin, daha yumuşak, daha özgürlük tanıyan bir ifadeyle. Deneyin olmazsa sorun değil, sonra tekrar deneyin. “İletişim kurun!” demiyorum. İletişim kurmaya çalışın, ortak ilgi yakalamaya çalışın, onun heyecanlandığı bir konuda heyecanını paylaşıp, üzüldüğünde anlamaya çalışın. Yalnızca deneyin, inanın yeterli.
Uzman kimliğimi kibarca çıkararak söylüyorum ki, hayattan ve çocuklardan öğrendiğim en temel duygu sevgi… Sevgiyle yaklaşınca, her şeyin kalitesi artar, iletişimin de öyle… Hangi çocuk olursa olsun, ve ne öğretmek isterseniz isteyin önce sevgi duygusuyla yaklaşırsanız çocukların çiçek açtığını göreceksiniz. Konuşmada bir anda sıçramadan bahsetmiyorum, hayatının tüm parçalarında, tüm gelişim alanlarında ufak ilerlemeler, doğru iletişim ve tüm bunlarla beraber konuşmada da ufak açılmalarla sağlıklı ve mutlu bir çocuk oluverir. Doğru iletişimde kaldığınız sürece her gün öğrendiği şeylere tanık olup, yer gece yatağına girdiğinde boyunun sanki birazcık daha uzadığı gibi farkları fark edip gelişimini keyifle izleyebilirsiniz.
Tüm geri bildirimleri önemsiyorum. Bana mail adresimden ulaşmakta özgür hissedin. Sevgiler…