“Kekemelik 2 ve 7 yaş arasında ortaya çıkan, özellikle erkek çocuklarında daha fazla rastlanılan bir konuşma bozukluğudur. Kekemelik; çocuğun konuşmasının hem akıcılık hem de zamanlama açısından bozulmasına neden olur; çocuk ses, hece ve sözcük tekrarı yapabilir, sesleri uzatabilir, kelimeleri bölebilir, bloklar yapabilir ya da söylemekte zorlandığı kelimelerden kaçınarak dolaylı anlatım yapabilir.
“ Ayrıca kekemeliğin ilerlemesiyle birlikte göz kırpma, çeşitli dudak ve yüz hareketleri, kafa-el-vücut hareketleri gibi ikincil davranışlar da görülebilir. Kekeleyen çocuğun ne anlattığından çok nasıl konuştuğu dikkat çekmeye başlar. Çocuğun bunun farkına varmasıyla birlikte stresi ve kaygısı artar, akıcılığı daha da bozulur. Kekemelik çocuğun okul hayatını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkiler. Tüm dünyada oldukça yaygın olan kekemeliğin tedavisinde erken teşhis ve müdahale çok önemlidir.
Kekemeliğin nedeni psikolojik faktörler midir?
Genellikle ailelere değerlendirme esnasında çocuklarında kekemeliğin nasıl başladığı sorulduğunda ‘kardeşi doğduktan sonra kekelemeye başladı‘ ya da ‘köpekten korktu’ gibi sebepler anlatır, kekemeliğin nedenini psikolojik durumlara bağlama eğiliminde olurlar. Oysaki yapılan araştırmalar kekemeliğin nedeninin psikolojik olmadığını ortaya koyuyor. Psikolojik nedenler kekemeliğe neden olmaz, sadece var olan bir durumun yani yatkınlığın ortaya çıkmasını tetikler. Örneğin çocuğun takılmaları kardeşi doğduğunda başlamasaydı, anne ve babasının boşanma sürecinde ya da köpek ısırdığında, hatta kreşe başladığında ortaya çıkabilirdi. Kısacası psikolojik faktörler, kekemeliğin nedeni olmamakla birlikte takılmaları ortaya çıkaran ya da var olan kekemeliğin sıklığını ve şiddetini artıran faktörlerdir.
Psikolojik faktörlerin her çocukta farklı etkilere neden olabileceğini belirten Çağdaş Karsan “Örneğin, okula başlayan bir çocuk okulda evde takıldığından daha az takılırken, başka bir çocuğun takılmaları okulda artış gösterebilir. Aynı şekilde taşınma, okula başlama, tatile gitme ya da bir süre anneannede kalma gibi yer değişiklikleri de bazı çocuklarda takılmaları artırırken bazı çocuklarda ise azaltabilir. O yüzden genel ifadelerden kaçınılmalı ve her çocuğa özel kişilik özellikleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.
Peki, kekemeliğin nedeni nedir?
Son zamanlarda kekemeliğin nedenine yönelik yapılan araştırmalarda genetik yatkınlık, erkek olma ve nörofizyolojik faktörler üzerinde duruluyor. Kekemelik genellikle tek bir nedene bağlı olarak değil, birkaç faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkıyor. Öncelikle kronik kekemelik ile çocukluk çağında ortaya çıkan normal akıcısızlığın birbirinden ayrılması gerekir. Çünkü çocuklar 2 ile 4 yaş arasında çok hızlı bir dil gelişim evresinden geçer ve bu dönem içinde çocukların büyük bir kısmı konuşma esnasında normal akıcısızlıklar sergiler. Bu akıcısızlıklar, ‘çocukluk çağı kekemeliği’ olarak adlandırılır. Normal akıcısızlığın kronik kekemeliğe dönüşmesine neden olabilecek risk faktörleri ise ailede kekemelik geçmişi bulunması, kekemeliğe eşlik eden artikülasyon bozukluğu, hızlı bozuk konuşma gibi dil ve konuşma sorunlarının bulunması, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, psikolojik sorunlar, mükemmeliyetçi / aşırı hassas / aşırı duyarlı / endişeli / kaygılı gibi kişilik tipleridir. Ayrıca kekemeliğin tipi ve sıklığı, süreç içindeki iniş çıkışlar, göz kırpma ve ayak vurma gibi kekemeliğe eşlik eden ikincil davranışlar ve çocuğun kekelediğini fark ederek takılmaları engellemeye çalışması da kekemeliğin kronik hale gelmesinde önemli faktörlerdendir.
Kekemelikte genetik faktörler ne kadar etkilidir?
Kekemelikte genetik faktörler belirgin bir rol oynar; araştırmalar kekemeliğin ailesel yatkınlık gösterdiğini ve genetik faktörlerden etkilendiğini göstermektedir. Birinci derece akrabasında kekemelik geçmişi olan kişilerde risk diğer kişilere oranla 2-3 kat daha fazladır.”
Nörofizyolojik faktörler kekemeliği nasıl etkiler?
Yapılan son çalışmalar kekeleyen çocuklarda hem yapısal hem de fonksiyonel nörolojik farklılıklar olduğunu göstermektedir. Kekemeliği etkileyen çeşitli nörofizyolojik faktörler bulunur. Kronik kekemeliği olan çocuklarda, beynin sol yarımküresinde gri ve beyaz maddeler arasında grinin daha ağırlıkta olduğu görülmektedir. Yine 3 ile 9 yaş arasındaki kekeleyen çocuklarda sinir ağı bağlantıları arasında zayıflıklar tespit edilmiştir. Bu da hareket kontrolünde zamanlama ile birlikte konuşmada akıcılığı da etkileyebilmektedir. Ayrıca okul öncesi kekeleyen çocuklarda beyindeki konuşma merkezini yöneten fonksiyonlarda da kekemeliği etkileyen farklılıklar bulunmaktadır.
Cinsiyet faktörü kekemelikte etkili midir?
Kekemelik erkeklerde kadınlara oranla 4-5 kat daha fazla görülür. 2-3 yaşındaki kız ve erkeklerde kekemelik oranı eşitken, ilkokul öğrencileri arasında %3 oranında erkek sayısının daha fazla olduğu görülüyor. Bu da kız çocuklarında kekemeliğin kendiliğinden iyileşme oranı erkek çocuklarına göre daha yüksek olduğunu gösteriyor. Yetişkinler arasında ise kekemelik %80 oranında erkeklerde görülüyor.
Kekemelik stres ve kaygıya neden olur
Kekemelik çocukta stres ve kaygıya neden olur. Örneğin “kekelersem arkadaşlarım bana güler”, “yine kekeleyeceğim” gibi endişeler oluşabilir. Aynı zamanda arkadaşları tarafından “Neden böyle konuşuyorsun?”, “Seni anlamadım.” gibi cümleler de çocuğun psikolojisini olumsuz yönde etkileyerek özgüven kaybına neden olabilir. Ayrıca çocuk yine takılırım korkusu ile topluluk içinde konuşmaktan ve sınıfta parmak kaldırarak derse katılmaktan çekinme, konuşurken belirli sözcüklerden ve seslerden kaçınma gibi davranışlar sergileyebilir. Bu aşamada çocuğun özgüvenini korumak çok önemlidir. Okulda çocukla alay ediliyor ve akran zorbalığına maruz kalıyor olabilir. Bazı çocuklar kendisiyle alay edildiğini ebeveynlerine söylemeyebilir. Aileler öğretmenle iletişim halinde olmalı ve çocuğunu bu tarz durumları paylaşması için cesaretlendirmelidir.